


Hikaye
"Roman"
Şehri



En güzel şekliyle kategorilere ayrılarak; etkileyici, düşündürücü, ibretlik ve çoğunlukla gerçek hikayeleri her konuda seçerek bu sitede bir araya getirdik.Üyelerin hikayelerini ve diğer edebi çalışmalarını yayınlayan bir site.




Hikaye Şehri
xxxxxx

Gerçekleşen Hayal
Soğuk bir kış günü sabahında , burna gelen fırından yeni çıkmış poğaça kokuları... Nerede olduğunu bilmeyen binlerce susam tanesi. O susam tanelerinden biriside benim. Herkes farklı birşey söylerken ben buraya nasıl geldiğimi düşünüyordum. Karanlık, küçük bir kabın içerisindeydik ve herkes sıkışmaktan rahatsızdı.
xxxxxx
xxxxxx

Azimli Ol
12 Ocak 1974. Dünyaya gözlerimi açtığım ilk gün...Her şey bugünden itibaren başlıyor...Hayatın zorlukları,yaşayacağım olumsuz olaylar,çekeceğim çileler ve diğerleri... Şanslıyım ki çok iyi birer anne ile babaya evlat olarak dünyaya geldim.Onları düşününce acılarım birazda olsa hafifliyor.
Dabbe'tül Arz [I.Bölüm]
Fantastik bir dünyaya giriş kapıları ve 1000 yıllık açıklanamayan hikaye... Kim bu olaydan bahsederse ve başkalarına anlatırsa Dabbe'tül Arz peşine düşecektir. O bilinmeyenlerin, karanlık kralıdır. Dünyaya kötülük yayacak olan Dabbe'tül Arz doğmak üzere...

Hikayeler
xxxxxx
xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx

xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx


Özlü Sözler





Aile, Akıl, Asr-ı saadet, Başarı, Dostluk, Düşündüren öyküler, Neşeli öyküler, Nur'lu Öyküler, Sevgi, Ümit, Yaşanmış öyküler ve hikayeler Hikaye Şehri'nde.
xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
Önemli Yazarlarımız
-Namık Kemal
-Yahya Kemal
-Halid Ziya Uşaklıgil
-Ahmet Hamdi Tanpınar
-Cenap Şahabettin
-Recaizade Mahmut Ekrem
-Ziya Paşa
-Şinasi
-Abdülhak Hamit Tarhan
-Ahmet Mithat Efendi
-Ali Ekrem Bolayır
-Muallim Naci
-Tevfik Fikret
-Ahmet Vefik Paşa
-Samipaşazade Sezai
Alain -
Tarihçiler geçmişin hikayesini; romancılar bugünkünü anlatırlar. Lev Tolstoy -
Roman varoluşun tüm yanlarını, bir güzellik olarak keşfeder. Milan Kundera -
Romanın düşsel dünyası, insanın saygı gördüğü bir yerdir
Azimli Ol

Azimli Ol
12 Ocak 1974. Dünyaya gözlerimi açtığım ilk gün...Her şey bugünden itibaren başlıyor...Hayatın zorlukları,yaşayacağım olumsuz olaylar,çekeceğim çileler ve diğerleri... Şanslıyım ki çok iyi birer anne ile babaya evlat olarak dünyaya geldim.Onları düşününce acılarım birazda olsa hafifliyor.Abim bana herzaman eve geldiğim ilk günü ve bebekliğimi anlatır.Kapıdan annemin kucağında eve girişimi ve girişimle beraber çok yüksek sesle ağlayışımı...
O gün gelecekte çekeceğim acıları biliyor olmalıydım.Evet.Ben bir down sendromu hastasıydım.Adım Kemal ve şuan kırk yaşındayım.Kırk yıldır farlılığımı başkalarına hissettirmemek için çalışıyorum.Genetik farklılıklarla geçirdiğim kırk yıl...O zamanlar her şeyden habersizdim ama yinede bir şeylerin farklı olduğunu hissedebiliyordum.Diğer arkadaşlarım gibi akıcı bir şekilde konuşamıyor ve matematik sorularını çözemiyordum.Anneme nedenini sorduğumda ise yavaş yavaş çözebileceğimi ve sabretmem gerektiğini söylüyordu.Arkadaşlarım benimle sokakta dalga geçiyor ve konuşmuyorlardı.Bunun için çok üzülüyordum.Peki neden ben down sendromluydum ? Araştırmak istiyordum.Herkes gibi bende düşünüyor, bende konuşuyordum.Fakat fiziksel özelliklerim diğer arkadaşlarımdan biraz farklıydı.Gözlerim daha belirgin -badem gibi- avuç içimde ise tek bir derin çizgi bulunuyordu.Biraz daha büyüdükten sonra bilgisayar kullanmayı öğrendim.Artık bilgisayardan istediğim konuları araştırabiliyordum.Kendi hastalığımı araştırmaya başladım.Down sendromlu olmamın nedeni fazladan birtane kromozom bulunmasıymış.Normal insanlarda 46 kromozom bulunurken bende 47 kromozom bulunuyormuş.Ben kendimi hasta olarak görmüyorum.Sadece genetik farklılıklarım var, o kadar...Diğer arkadaşlarıma göre daha yavaş ve geç öğreniyordum.Bu benim öğrenmeme ve eğitim almama engel olamazdı.Down sendromu hakkında biraz daha araştırma yapınca benim hasta olmamda annem ile babamın hiç bir suçu olmadığını öğrendim. Lakin olan olmuştu ve ben bu şekilde dünyadaydım.Artık zamanımı kendimi geliştirerek geçirmeliydim.Bu yüzden çeşitli diksiyon,baglama ve gitar kurslarına gittim.Herkese benim gibi down sendromu hastalarınında normal birer insan olduğunu kanıtlamak istiyordum.Konuşmamı akıcı olacak bir şekilde ilerlettim.Müzik kurslarına giderek baglama ve gitar çalmayı öğrendim.Çeşitli konserlere çıkıyor ve teşekkür amaçlı belgeler alıyordum.Okulumuda ihmal etmiyor, devletin bizlere verdiği özel eğitimlerede gidiyordum.Yirmili yaşlarıma geldiğimde diğer arkadaşlarım gibi bende evlenmek istiyordum fakat tedirğinliydim.Benim çocuğumunda down sendromlu olmasından korkuyordum.Anne ile babaya bağlı olmadığını biliyordum fakat yinede içime endişeler düşüyordu.Bu yüzden evliliği bir süre ertelemek istedim.Bağlama ve gitarın yanında şiirde yazıyordum.Şiirlerimi sosyal paylaşım sitelerinde yayınlıyordum.Yavaş yavaş şiirlerim beğenilmeye başlanıyordu.Bir şiir kitabı çıkarmaya karar verdim.Artık daha çok şiir yazmam gerekliydi.Bu yüzden her gün şiir yazmaya özen gösteriyordum.Benim yazdıklarımı görenler şaşırıyor ve beni tebrik ediyorlardı.Sonunda kitap çıkaracak kadar şiirim olmuştu.Şiir kitabımı çıkaracak bir yayın evi arıyordum.Bir hayırsever benim kitabımın ücretini kendisinin karşılayabileceğini teklif etti.Ben ilk zamanlarda kabul etmek istemesemde beni ikna etti ve ilk şiir kitabım çıkmış oldu.Artık imza günlerine gidiyor herkes tarafından çok seviliyordum.Çektiğim onca çilelerin mükafatını almaya başlamıştım...Bilgileri geç öğrenmeme rağmen bir şeyi çok iyi öğrenmiştim.Hayatda hiç birzaman pes edilmeyeceğini ve buna karşı bütün gücümüzle savaşmamız gerektiğini...Şuan çok ünlü bir şairim.Oysaki bukadar azimli olmasaydım bu günlere gelemezdim.Hiç bir şey imkansız değildir... Azim imkansız denilen şeyi delip geçer...Yeter ki biz başarmak isteyelim ve azimli olalım.
İlker GÜLTEPE